5 Mayıs 2017 Cuma

Mary Shaw ve Oyuncak Bebekleri


“Mary Shaw'ın bakışlarından sakın.
Onun hiç çocuğu yoktu, sadece oyuncak bebekleri vardı,
Eğer onu rüyanda görürsen,
Çığlık atmadığından emin ol...
Çünkü dilini kökünden söker."

  Bu şiir Dead Silence adlı bir filmde paylaşıldı. Şiir; Ravens Fair adlı kasabada nesillerdir anlatılan bir hayalet hikayesine dayanıyor.

  Hikaye, çocukların yaramazlık yapmalarını engellemek ve onları uslu tutmak için anlatılıyor ve gerçek olduğu iddia ediliyor. Ne olursa olsun, Cadılar Bayramı'nda anlatmak için korkunç bir masala dönüştü.

Peki Mary Shaw laneti gerçek mi?


(SPOİLER İÇERMEKTEDİR)

  Ravens Fair kasabasının dışında Lost Göl'ü yakınlarında eski bir tiyatro olan Guignol bulunuyor. 

  Yıl 1941 ve Mark Shaw sahnede vantrilok gösterisi yapmaktaydı. İzleyiciler arasında bir çocuk, Michael Ashen, Mary ile dalga geçti. Mary'e dolandırıcı olduğunu ve kukla konuşurken dudaklarının hareket ettiğini görebildiğini söyledi. Sonrasında tüm izleyiciler kahkaha atmaya başladı.
  Birkaç hafta sonra Michael kayboldu. Kasaba halkı ve Ashen ailesi, Micheal'ın ortadan kaybolmasının Mary ile ilgisi olduğunu iddia etti. Ailenin üyelerinden ve bazı yerlilerden oluşan bir grup, Mary'e itiraz etti. Peki Michael'a ne yaptı?
  Mary çığlıklarla masum olduğunu söylemeye çalıştı ama ona inanmadılar. Onu yakaladılar ve dilini kesip oracıkta ölüme terk ettiler. Kasabanın cenaze levazımatçısı Mary'nin birkaç tuhaf isteği olduğunu fakat yinede bu istekleri yerine getirdiğini söyledi. Mary, "çocukları" olarak adlandırdığı bebeklerin onunla birlikte gömülmesini ve vücudunun bir bebek gibi görünmek üzere hazırlanmasını söylemişti. 
  Mary gömüldükten birkaç gün sonra cinayetler başladı. Cinayetine kurban giden her adam bebeklerin biri tarafından ziyaret edildi. Cesetler dilleri sökülmüş bir halde bulunmuştu. Mary'nin hayaleti bu adamların eşlerini ve çocuklarını ziyaret etmeye başladı. Yıllar geçtikçe çocuklarının çocukları ziyaret edildi. 
  Ravens Fair sakinleri yine de Mary Shaw'un adını duyurmayı reddetti. Çünkü korkuyorlar Mary ve çocuklarının bir sonraki kurbanları için mezarlarında beklediklerini düşünüyorlar.




24 Nisan 2017 Pazartesi

Bir Şeytan Yıldızı


Perseus parselinde bulunan ve 2. parlak yıldız olan Algol, Şeytan Yıldızı olarak bilinir ve bir çift yıldızdır. Bu yıldızın yapısının anlaşılması gökbilim tarihi için çok önemlidir. Biribiri çevresinde dönen çift yıldızların varlığı, bu sırada, bu tür yıldızların birbirlerinden madde çalması ve evrimlerini hızlandırması, Algol'ün parlaklık değişimlerinin 1667'den beri izlenmesi sayesinde anlaşılmıştır . O zamandan beri yürütülen düzenli gözlemlerde, yıldızın parlaklığı yaklaşık 3 günde bir (69 saatte bir) 1 kadirden fazla (2.5 - 3 kat) azalmakta ve bunun nedeni anlaşılamamaktaydı. Artık Algol'ün bir örten çift yıldız sistemi olduğunu, sistemin bizden uzaklığının 92 ışık yılı civarında olduğunu biliyoruz.

Astrolojide 15 Kök Yıldız vardır. 

Algol,
Pleiades,
Aldebaran,
Capella,
Sirius,
Procyon,
Regulus,
Alcaid,
Gienah,
Spica,
Arcturus,
Alphecca,
Antares,
Vega,
Deneb (Algedi)’dir.

Düzenli bir şekilde parlaklık değiştiren ve kötülük dolu yıldız Algol ünvanını alır. Bu yıldız, daima doğum haritası ile ilişkide bulunduğu kişilerin ölüm şekillerinin incelenmesini ve bunların geçerliliğini bildirmiştir. Antik astronomların -Şeytan Yıldızı- adı verdiği Algol kelimesi, aslında eski Araplar tarafından ra’s al-ghul / ghoul’ s head/ gul’un başı olarak adlandırılmıştır. Ghoul, Eski Arap inançlarında ıssız yerlerde bekleyen, şekil değiştirebilen ürkütücü bir şeytandı yani bizimde “gulyabani” olarak adlandırdığımız varlık.

Korkunç cinayetlere kurban olan kişilerin doğum saatleri ve haritaları sürekli incelenerek, Algol ile ilişkileri tespit edilmiştir. Algol, Güneş, Ay ve Jüpiter’le açı yaptığında doğan kişi, savaş kazanan bir komutan olur. Mars ile Algol açı yaptığında doğanların ise katil olacağı, Satürn, Ay ve Mars açı yaptığında su ile boğulma veya zehirle ölüm, Mars, Güneş, Ay, Algol kare açıları kişinin doğum haritasında bulunmuşsa ve aynı zamanda da Mars, İkizler veya Balık burcunda ise, ölüm esnasında parçalanma, el ayak kesilme, kafa kesilme gibi çeşitli kötü sonlar öngörülmekteydi. 

Klasik Mitolojide Perseus, Gorgonların en ünlüsü yılan saçlı ”Medusa The Gorgon”u öldürmeyi, ayrıca deniz canavarı Cetus’u elinde tuttuğu Medusa’nın kesik başını kullanarak taşa çevirmeyi başaran en büyük kahramanlardandı. Medusa’nın da, tıpkı Algol yıldızı gibi değişken gözleri vardı. Bakışları hipnotize eder sonra onları taşa çevirirdi.

Algol, Pleiades, Aldebaran, Capella, Sirius, Procyon, Regulus, Alcaid, Gienah, Spica, Arcturus, Alphecca, Antares, Vega ve Deneb (Algedi) kök yıldızları; Hermetik, Kabala ve Arap gizli ilimleri ile astrolojisinin en önemli unsurlarındandır. Yıldızlar belli açısal konumlarında iken birçok farklı işlem, majikal çağrı, hatta simyasal işler yapılabilir, ayrıca her yıldızı temsil eden bir taş, maden ve bitki bulunur. Algol yıldızının maddi simgesi Elmas’tır. Bitkisi ise siyah Helleborus. İlginçtir ki Hell, cehennem; Bore ise sıkıntı, kuyu gibi anlamlar içeriyor.

Bu bitki, Ortaçağ Avrupa’sında cadıların şeytanları celbinde kullandıkları, ayrıca ilaç yaptıkları bir bitkiydi. Ancak son derece zehirli olduğu için, şuur kaybı, susama, boğulma taklidi, çınlayan kulaklar, baş ağrı ve dönmesi, boğaz ve dilde şişme, bulantı, kusma, kalp ritmi bozulması belirtileri ile öldürücüdür. Yine de, ilaç haline getirildiğinde, Helleborus türü bitkilerin, on ayrı çeşidinin, tümörlerle savaşındaki gücünü ortaya koyarlar ve suda çözülmüş ekstresinin çeşitli kanser hücrelerinde, kendi kendilerini yok etmesinide sağlamıştır.

Yunan mitolojisine göre Poseidon (Neptün) ve Medusa hikayesi şöyle; Gorgon kardeşlerden Medusa, güzelliğiyle herkesi kıskandıran, tanrıları kendisine aşık eden bir kızmış, kendisini Tanrılara adamış ve iki kız kardeşi ile birlikte Athena’ya ait bir tapınağa çekilmiş.

Masumiyetin kötülüğe dönüşüm hikayesi, Poseidon’un, karısının tapınağında yaşayan Medusa’ya aşık olarak, zorla tecavüz etmesi ile başlamış. Olayı duyan Athena’nın, Medusa’yı çok acı bir şekilde cezalandırmaya karar vermesi ile, Medusa ve kız kardeşleri birer ifrite dönüşmüşler. Perseus, üvey kız kardeşi Athena’nın isteği ile daha sonra Medusa’nın yılan saçlı kafasını bedeninden ayırmış. İşte tam burada, yıldızın açısal etkisi ile ilişkilendirilen acı sonların devreye girdiği görülmüştür.

6 Nisan 2017 Perşembe

Philadelphia Deneyi

GÖKKUŞAĞI PROJESİ


   28 Mart 1943; Einstein'ın birleşik alanlar kuramına dayanarak "ışınlama" deneyi ABD'li bilimadamı Dr. Morris Jessup tarafından yapıldığı iddia edildi. Askeri gizlilik içerisinde gerçekleştirilen bu olayda 104 kişilik mürettebatıyla "USS Eldridge" adlı askeri gemi kullanıldı. Olayla adı geçen kişilerden geriye hemen hemen kimse kalmadığı için kesin bir doğrulama yapılabilmesi, ABD gizli arşivlerinin açıklanması durumunda gerçekleşebilir.

Evrensel Zaman Saati


      Deneyin bilimsel ve resmi adı "Project Rainbow" (gökkuşağı projesi). İddialara göre olay II. Dünya Savaşı sırasında küçük destroyer tipi bir savaş gemisinin başından geçti. Olayın geçtiği yer Philadelphia Deniz Üssü'ydü ve amaç düşmanın gemiyi fark etmemesi için görünmez yapmaktı. Fikir orjinaldi, düşman radarları fark etmeden gemi istenilen yerde ortaya çıkacaktı. Bilimsel tanımının adı; Optikal Görünmezlikti; özel bir sistemle veya jeneratörle oluşturulan çok güçlü manyetik bir alan gemiyi saracak, ışınları veya radar dalgalarını büker yada kırarken gemi görünmez olacaktı. Düşüncesi bile mucize iken iddialara göre deney başarılı olmuştu. Tanıklara göre geminin üzerini bir pelerin gibi saran manyatik alan görevini yapmıştı. Fakat ana hedef geminin kaybolduğu yerde değil, başka bir yerde ortaya çıkmasını sağlayabilmekti. Daha yaygın bir deyimle "ışınlama" yapılmalıydı. 

Deney Başlıyor


     Tanığa göre, deney 22 Haziran 1943'te sabah saat 09.00' da jeneratörlere güç verilerek başlatıldı. Manyetik alan oluşuyordu; sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başladı ve USS Eldridge kayboluyordu; Olayın tanığı şöyle devam ediyor; "Bir an sadece geminin çıpasını görebildim, sonra oda kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı. Gemi ve mürettebatı hem radarda hemde gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiç bir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu?
       Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı, sanki hiç birinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerini hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenilen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgide yok oldu. Gemi tamamen yok olmuştu. Bir kaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı.
       Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmediler. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş tane denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu. Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hale geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. "Donma" adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donmustu ve altı ay sonra kurtarılabilindi. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup, çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi? diyor olayın tanığı. Philadelphia deneyi hakkında ''gemi'' nasıl Norfolk'a gitti? Neden yine Philadelphia'da bir yere gitmedi? Levenson'un "Zaman Kilitleri" neden olmuştu? Üzerinde düşünülmesi gereken, gerçekliği ispatlanmamış olsada muazzam bir deney olduğu inkar edilemez.


       

27 Mart 2017 Pazartesi

Satanizm ve LaVeyan

  
    Satanizm; Şeytan'ı yücelten ve kendi mezhepleri içinde kendisine tapılmasını emreden bir öğretidir. Teistik Satanizm ve Ateistik Satanizm ( LaVeyan ) olarak adlandırılırlar. Orta Çağ kökenli olan Teistik Satanizm, Şeytan'ın varlığına tapınılan satanizm türüyken; Ateistik Satanizm ise dini inançlar ve değerlere karşı simge olarak kabul edilip yüceltilen türüdür.

      Teistik Satanizm 

    Spiritual Satanizm

     Teistik satanizmin alt kollarından biridir. İçinde kara büyü gibi çeşitli ritüelleri barındırmakta , okültizm ve maji içermektedir. Satanistlerin çoğu ruhani bir boyutta olan Şeytan'a bilge ve yol gösterici olarak tapmakta, onunla iletişime geçmek ve yardım istemek gibi eylemlerde bulunmaktadır. 

     Luciferizm

   Öncelikle Lucifer; Tanrı'nın en gözde ve öncü meleğiydi. Lucifer'ın anlamı "light-bearer" yani ışığı getiren ve "morning star-venüs" yani sabah yıldızıydı. 

''..güzellerin ve bilgelerin en mükemmeliydin. Eden'de, Tanrı'nın bahçesindeydin. Giysilerin hep güzel taşlarla – yakut, zümrüt, aytaşı, beril, onix, safir, turkuazla - ve altın işlemelerle süslüydü. Bunlar sana sen yaratıldığın gün verildi. Seni kudretinle ve gücünle bekçim yaptım. Tanrının kutsal dağına gidebiliyor ve ateş tarlalarında yürüyebiliyordun. Yaptıklarından tamamen muaf tutulurdun ta ki için kötülükle dolana dek. Bu varlık içinde bile daha büyük şiddet yarattın ve günahkar oldun. Seni tanrının dağından men ettim ve seni bekçilik ettiğin ateş tarlalarından sürgün ettim. Güzelliğin yüzünden için kibirle doldu ve bilgeliğini kendi ünün için harcadın. Seni içine hapsettiğim ateşle beraber dünyaya attım. Seni takip edenlerle beraber sonunuz ateşler içinde küle dönecek. Çok feci bir sona geldin.'' denmiştir.

  Kendilerini soyutlamış olan ve en seçkin topluluk olarak adlandırmaları nedeniyle dünden bugüne yapılan ritüeller hakkında pek bir bilgi olmayan satanizm mezhebidir.

  Ateistik Satanizm

  Bu kavram ilk olarak 1966'da Anton Szandor LaVey ile ortaya çıkmıştır. 11 Nisan 1930 doğumlu olup, 29 Ekim 1997 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir. LaVeyan Satanizm'i ve Şeytan Kilisesi'nin kurucusudur. Küçük yaşlarda müziğe ilgi duymaya başlamış ve 15 yaşında iken San Francisco Senfoni'de ikinci oboistlik görevine getirildi. 20'li yaşlarda bırakıp sirk dünyasına adım atarak kafes bakıcısı olarak çalışmaya başladı. Zamanla gelişerek bir aslan gösterisine çıktı fakat gösteri esnasında yaralanınca mesleği bıraktı. Bir süre sonra çeşitli morglarda polis fotoğrafçısı olarak çalışmaya başladı. Sonrasında egzantrik bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılıp merkezde "gerçeküstü" olaylar ile ilgili yapılan telefonlara bakması için görevlendirdiler. Kendisi ile yapılan röportajda, ceset fotoğrafçısı olmasının felsefi düşüncelerinin oluşmasında etkili olduğunu söylemiştir. 
   1966 yılının Nisan ayında Şeytan Kilisesi'ni kurarak, kilisede ve yazdığı kitaplar ile satanizm öğretisini yaymaya çalıştı. 
  Ona göre Şeytan; insanoğlunu özgürleştiren isyan ruhu, uygarlığın ilerlemesini sağlayan gelişme güdüsüdür. Bu öğretisini; "Şeytani İncil", "Şeytanın Not Defteri", "Şeytani Törenler" adlı kitaplarıyla açıklamıştır. 
  LaVey insanı Nietzsche'yi andıran bir yaklaşımla "üstün varlık" olarak tanımlar. Bir kitabında; "sadece istediğimize karşı iyi davranmalıyız. Kimse bize hep iyi olmamız gerektiğini söyleyemez. Eğer biri seni hırpalıyorsa onu yok etmelisin." demiştir. 
  1997'de 67 yaşındayken kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş ve vasiyeti üzerine mezar taşına " Hayattaki tek pişmanlığım yersiz yere iyi olduğum anlardır." yazılmıştır.

  Dokuz Büyük Günah
  

  1.    Aptallık
  2. Özentilik.
  3. Sevilme, benimsenme beklentisi.
  4. Kendini kandırma.
  5. Perspektif eksikliği.
  6. Geçmişteki Ortodoks Satanist uygulamalara sahip çıkma.
  7. Üreticiliği engelleyecek kadar kibir sahibi olma.
  8. Estetik duygu yoksunluğu
  9. Ödlekleştiren konformizm.
 
     Dokuz İlke


  1. Tevekkül ile yetinmek yerine sonsuz kişisel tatmin için çalış.
  2. Mistik düşler yerine capcanlı hayatı yaşa.
  3. Kendini kandırma. Kirletilmemiş bilgeliğin temsilcisi ol.
  4. Sevgini hakedene sakla. Şaklabanlara harcama.
  5. Sana tokat atana öbür yanağını dönme, intikam al.
  6. Sorumlu olana karşı sorumluluk göster. Şevkat, enerji vampirlerine dikkat.
  7. İnsanlar dört ayaklılar gibi hayvandır. Kimi zaman onlardan iyi, çoğunlukla onlardan beterdir. "Ruhi ve entelektüel yüceliği" onu hayvanlar aleminde en acımasız yapar.
  8. Şeytan günah adı verilen fiziki, duygusal, düşünsel yücelikleri savunur.
  9. Şeytan, öcü gibi kullanıldığı sürece caminin ve kilisenin en iyi dostudur.


     20 Satanist Nokta


  1. Gücünü kaybetmemek için, zayıf ve aciz (karaktersiz, kişiliksiz) olanlara saygı gösterme.
  2. İçinde başarı yattığı için gücünü her zaman sına.
  3. Mutluluğu barışta değil zaferde ara.
  4. Uzun süreli dinlenmeden ziyade istirahatlerini kısa tut.
  5. Yeni bir şey yaratacaksan eskiyi tamamen yok et.
  6. Ölümünü göremeyeceğin hiçbir şeyi çok fazla sevme.
  7. Yapıyı kumun üzerine değil kayanın üzerine inşa et... Çünkü yapı sadece bugün ya da dün için değil her zaman içindir.
  8. Her zaman, yapılmamışı keşfetmek için daha fazla çalış.
  9. Boyun eğmektense öl.
  10. Demircilik ölümün kılıcını işlemek dışında hiçbir sanatsal değere sahip değildir. Çünkü ölüm getiren kılıç bir sanat şaheseridir.
  11. Her şey üstünde başarıyı elde etmek için önce kendinin üstüne çık. (kendini aşmayı öğren.)
  12. Yaşayanların kanı yeni bir tohum yaratmak için iyi bir gübredir.
  13. Kurukafadan oluşan piramitlerin üzerinde duran kişi, daha uzakları görebilir.
  14. Sevgiyi bir kenara atma, fakat onu her zaman tehdit et çünkü o bir sahtekardır.
  15. Bütün büyük olan şeyler acı üzerine kurulmuştur.
  16. En önde olmaktan çok en üstte olmaya çalış, çünkü büyüklük orada yatar.
  17. Daha önceden yaratılmış engelleri yok etmek için taze ve güçlü bir rüzgar gibi gel.
  18. Bırak sevgi, hayatında bir amaç olsun, ama en büyük hedefin büyüklük olsun.
  19. Erkek dışında hiçbir şey güzel değildir ama bütün her şeyden güzel olan kadındır.
  20. Gücü engellediği için bütün aldanma ve yalanları reddet.


    LaVey'in Dokuz Büyük Bildirisi

  1. Satanizme göre insan kendini sakınmamalı istediğini yapmalıdır.
  2. Satanizm ruhsal umutlar yerine var oluşu savunur.
  3. Satanizm nankör insanlar için vakit harcamaktansa hak edenlere incelik göstermeyi emreder.
  4. Satanizm kendilerine vuranlara diğer yanaklarını uzatmaktansa intikam almayı emreder.
  5. Satanizm vampir olmak için vakit harcamaktansa daha gerçekçi sorumluluklarını yerine getirmek gerektiğini savunur.
  6. Satanizm tüm dinlerde günah diye dayatılan şeylerin duygusal ve zekasal zevkten ibaret olduğunu savunur.
  7. Şeytan kilisenin en sadık dostudur.
  8. Satanizme göre hayvanlar, insanlara bazen iyi ama çoğunlukla kötülük yapan canlılardır.
  9. Satanizm'e göre insan kendini kandırmamalı aklıyla olduğu gibi gözükmelidir.
    LaVeyan Satanizm

    Ataizm ve metaryalizm temelli bir inanıştır. Felsefi yönden ise bireycilik, egoizm, kısasa kısas ve hazcılığı savunmaktadır.
LaVeyan satanistler birer ateisttir, ve Şeytan'ın varlığına inanmazlar.Şeytan'ın varlığına inanmadıkları gibi, "Tanrı, Ruh, Büyü, Cennet, Cehennem" gibi doğaüstü kavramların hiçbirine inanmazlar. Metafizik kavramların hepsini reddederler.LaVeyan satanizm, Şeytan kavramını doğa üstü bir varlık olarak kabul etmez. Şeytan'ı felsefi bir öğretmen, bir figür veya bir sembol olarak kabul eder. Şeytan; insanın vahşi doğasını temsil etmektedir.  LaVey'e göre: İnsanlar tarafından uydurulan "Tanrı" kavramı bunları yasaklamıştır, ve günah olarak kabul etmiştir. Şeytan simgesi bunun tam zıttını oluşturmaktadır. Satanist bir birey, Şeytan'ın temsil ettiği bu kavramlara göre yaşamalıdır. 

   Sembolik Satanizm

     LaVeyan satanizm'de yer alan "Şeytan = Sembol/Öğreti" kavramını ilham alan satanizm türüdür. Şeytan'a sadece sembolik olarak inanılır. Bu akımın temsilcileri, egemen ahlak sisteminden bağımsızlaşmak için şeytanî semboller kullanırlar. Temsilcileri için şeytan sembolü, insanlığın kurtuluşu ve güçlenişi yolundaki en ilham verici örneklerden biri olarak algılanır.

24 Mart 2017 Cuma

Woolpit'in Yeşil Çocukları


Woolpit'in Yeşil Çocukları


    Woolpit'in yeşil çocuklarının efsanesi, muhtemelen Kral Stephen döneminde, 12. yüzyılda Suffolk'taki Bury St. Edmunds yakınlarındaki Woolpit kasabasında gerçekleşti. Hasat zamanında tarlada çalışan köylüler, kurt delikleri olarak bilinen derin çukurda iki çocuğa rastladı. Biri kız biri erkek olan bu çocukların kıyafetleri alışılmadık malzemelerden ve renklerden oluşuyordu ama köylüleri asıl şaşırtan yeşil ten renkleri oldu.
    
    Çocukların konuştuğu dili orada bulunanlar daha önce hiç duymadığı bir dildi ve yerel arazi sahibi Sir Richard de Calne'nin Wikes'te bulunan evine götürdüler. Orada çocuklar getirilen yemekleri yemedi, ağladı ve yakınlardaki bir tarlada bulunan fasulyelerin hasat edilip getirilmesi ile çocuklar ilk defa yemek yedi. 
     
     Zamanla erkek çocuk depresyona girdi. Ardından hastalandı ve öldü. Kız ise yeni hayatına alıştı ve vaftiz edildi. Ten rengi zaman içinde yediklerinin etkisiyle yeşilimsi görüntüsünü kaybetti sağlıklı genç bir kadın oldu. Bazı kaynaklara göre "Agnes Barre" ismini aldığı ve evlendiği adamın II Henry'nin kıdemli elçisi olduğu belirtiliyor. İngilizceyi öğrendi ve daha sonra Norfolk ilçesindeki King's Lynn'de yaşayan bir adamla evlendi. 

Küçük Kızın Hikayesi

   
      Geçmişiyle ilgili daha sonra sorgulanan kız, nereden geldikleri ve Woolpit'e nasıl geldikleri konusunda sadece belirsiz ayrıntılarla yaşadıklarını anlatabiliyordu. Erkek kardeşi ile beraber Saint Martin isimli ülkeden geldiğini, sürekli olarak alacakaranlıkta yaşadıklarını ve orada yaşayanlarında ten renklerinin yeşil olduğunu belirtti. Ülkesinin nerede olduğunu bilmiyordu ama alacakaranlık ve aydınlık olarak adlandırdığı ülkeleri ayılar "önemli bir nehir" olduğunu söylüyordu. 
    
      Bir gün babalarının tarlada bulunan sürülerine baktığını ve hayvanların bir çukurdan gelen sese doğru yöneldiklerini hatırladığını, sesi takip etmek için çukura girdiklerini söylüyordu. Erkek kardeşi ile beraber karanlık boyunca yürüyüp sonunda mağaranın çıkışına geldiklerinde göz kamaştıran bir güneş ışığı ile sanki kör olmuşlardı. Kaçmaya çalıştılar ama mağaranın girişini bulamadan  köylüler onları buldu.